GÖRÜŞ: Tutuklanan Türk iş insanına mektup

Marc PIERINI, Avrupa Birliği Türkiye eski Büyükelçisi 

23 Kasım 2017

Türkiye devletini ortadan kaldırma suçlamasıyla 1 Kasım’dan beri tutuklu olan Osman Kavala, Batı dünyası tarafından iyi bilinen bir iş insanıdır. Hayatını, Güneydoğu’daki Kürt bölgelerinde aktif olan, Türk ve Ermeni sivil toplumlarının uzlaşması için çalışan Anadolu Kültür bünyesinde, sivil topluma ve kültüre adamıştır. Faaliyetleri ve kişisel taahhüdü uluslararası kesimler tarafından hep takdir edilmiştir.

Sevgili Osman,

Dostluğumuzdan ötürü, Brüksel, New York ve Washington’da, hepsi de Türkiye’nin sorunlarıyla ilgilenen yaklaşık elli kişiyle görüştükten sonra, seninle bazı düşünceleri paylaşmak istedim. Konuştuğum herkes, senin tutuklanmanı ve sana yöneltilen suçlamaları ele almak istedi. 

Türkiye demokrasisinin gerilemesi, birkaç yıl önce ülkeyi öngörülemeyen bir duruma soktu. Türk vatandaşlarının ve yabancıların suçlanmaları absürt karikatürler gibi, yargılama usulleri çarpık, adil yargılanma garantisi yok. Ankara, iç ve dış komployu canlandırmaya devam ediyor ve üç gelişmeden korkuyor. 

Öncelikle, ekonomik eğilimler kötü bir iniş yaşıyor. Bu bir kısır döngü: hukukun üstünlüğü giderek yıkıldıkça, ekonomi giderek gevşedikçe, liderler de geleceklerinden giderek endişe ederler. 

“Bu kadarı fazla”

Sonra, Türk hükümetinin tavrı (hukuk dışı bir şekilde, tutukluların değişimini alenen teklif etmek; Suriye’deki Amerikan ve Fransız kuvvetleri hakkında operasyonel bilgileri açığa çıkarmak; İran’ın BM yaptırımlarından kaçmasına yardım etmek), ülkeyi Batı’nın müttefiki olmaktan çıkartıp güvenilmeyen bir muhatap haline getirdi.

Nihayetinde, tekrar edilen hakaretler, AB ülkelerine yönelik seçim müdahaleleri, Avrupa Konseyi’ne mesafeli bir tutumla sonuçlandı ve gelecekteki ilerlemeleri tehlikeye attı. 

Senin tutuklanman, tüm diğer tutuklamaların ardından, Türkiye’deki özgür düşünceli kişileri paralize etmeyi ve yurt dışında aşağılamayı amaçlıyordu. Ancak Türkiye’de –AKP ve müttefiki MHP de dahil olmak üzere, farklı bir his var, “bu kadarı fazla” hissi… Türk liderler Batılı mevkidaşları tarafından giderek daha çok yalnızlaştırıldılar.

Olağanüstü halin uzatılması ve komplo üzerine kurulu bir politika, artan ekonomik ve politik kayıplara yol açmaktadır. Hayali komplocuları günah keçisi olarak kullanmak Türkiye’yi daha da yalnızlaştıracaktır.

Tutuklanman ve suçlanman, senin, ailen ve arkadaşların için acı bir deneyim. Ne yazık ki tüm bunlar, ülkenin içinde kaybolduğu çıkmazın üzücü bir sembolü.

Seninle birlikte, yurtiçi ve yurtdışındaki tüm dostların ve iş arkadaşların, özel veya kamuya mal olmuş figürler, Türkiye’nin daha aydınlık bir geleceği olması için tutkuyla çalıştılar. Senin gibi, benim gibi, herkes Türkiye devletine, onun muazzam tarihi ve kültürel mirasına, son sosyoekonomik ilerlemeye karşı duydukları büyük bir saygıyla bunu yaptılar. Bugün, son derece üzgün ve hayal kırıklığına uğramış olanlardan biriyim ben de. Onlar, mantığın üstün geleceğini umuyorlar ve bu amaç uğruna aralıksız çalışacaklar.

Her ne kadar komplocu ve Türkiye düşmanı olarak anılsalar da, seni tanıyanların merhametinden ve desteğinden emin olabilirsin.

En içten dileklerimle, Marc.